3. OSMANLI’DA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI

II. Abdülhamid’in, hakimiyeti döneminde büyük ölçüde İngiliz derin devletinin baskısı altında kalmış Osmanlı padişahlarından biri olduğunu belirtmiştik. Bu sebepledir ki, iktidarda olduğu yıllarda Osmanlı Devleti, yalnızca maddi anlamda değil, manevi anlamda da büyük bir çöküş yaşamıştır. II. Abdülhamid, Yıldız Sarayı’nda adeta ablukaya alınmış ve kendisini kuşatan İngiliz derin devletinin oyunlarına yenik düşmüştür. Dolayısıyla, o dönemde İngiliz derin devleti, Darwinist propagandanın yanı sıra, ahlaki dejenerasyonu yaygınlaştıracak her yolu denemiştir. Osmanlı’da;

idd en 243 AbdulhamitYildizSarayi 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
Yıldız Sarayı’nda ablukaya alınan Sultan Abdulahmid’i bekleyen at arabası

İlk rakı fabrikasının ve birahanelerin açılması,

Genelevlerin ve gayri meşru hayatın yaygınlaşması,

Avrupa’ya şarap ihracatı yapılması,

Kumarın yaygınlaşması II. Abdülhamid döneminde gerçekleşmiştir.

Aynı zamanda Düyun-i Umumiye ile Osmanlı’nın ekonomik olarak Batı’ya tam bağımlı hale gelmesi ve İslam dünyasının dağılması Abdülhamid döneminde olmuştur. Öyle ki, Abdülhamid döneminde bir çok Osmanlı eyaletinde yaşanan ayaklanmaların İngiliz derin devleti tarafından kullanılan en temel gerekçesi, “Halifenin İslam’dan uzaklaşması ve Hilafet merkezi tarafından Müslüman toplumların dejenere edilmesi”dir.

Osmanlı’da İlk Rakı Fabrikasının ve Birahanelerin Açılması

Abdülhamid döneminde ilk birahane, İstanbul’da Bomonti Kardeşler tarafından kuruldu. Selanik’te de Olimpos Bira ve Şampanya Fabrikası açıldı. Fabrikaların arz tezkiresine, yani üretim iznine II. Abdülhamid kendi imzasıyla onay vermiştir. Bomonti Birahanesi’nde yılda 7 milyon litre bira üretiliyordu. Zamanla üretim 10 milyon litreye kadar çıktı. Trakya ve Marmara Körfezi kıyılarından Eskişehir’e kadar uzanan bölgede halkın bira içebilmesi için “Bomonti Bira Bahçeleri” kuruldu.

idd en 245 Osmanlida icki 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
1.Yıldız Sarayı’nda ablukaya alınan Sultan Abdulahmid’i bekleyen at arabası 2. İsviçreli Bomonti Kardeşler tarafından 1890 yılında Feriköy’de kurulan Bomonti Bira Fabrikası

Aynı dönemde Bomonti biraları için hazırlanan bir reklam afişinde şunlar yazmaktaydı:

Hararetinizi def etmek isterseniz, mikroplu sulardan korunmak isterseniz Bomonti birası içiniz. Bomonti bira fabrikası mamulâtı İstanbul’da evlere teslim olunur.113

Reklam afişlerinde, bira gibi son derece zararlı bir içki, hastalıkların çaresi gibi gösteriliyordu. Zayıflıktan şikayetçi olanlara, süt emziren annelere tavsiye vurguları yapılıyordu.114

II. Abdülhamid döneminde İstanbul ve çevresinde bira tüketimi o derece artmıştı ki, Viyana’dan bile trenle taze bira getiriliyordu. II. Abdülhamid, içkinin vergi düzenlemesini de yapmıştı. “Müskirat Nizamnameleri” yani “İçki Yönetmelikleri” çıkarttı. 7 Nisan 1886 tarihli yönetmelikle içkiden alınacak vergiler düzenli bir şekle getiriliyor, 14 Temmuz 1890’da ise, ihraç edilecek şarapların kalitesi ve vergileri belirleniyordu.

idd en 246 Osmanlida icki 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
1. İstanbul’daki Bomonti Bira Fabrikası. 3. Bomonti Birası tanıtım afişi. Tanıtım afişinde Abdülhamid tuğrası dikkat çekiyor.

“Halife” unvanını da taşıyan İkinci Abdülhamid’in içki konusunda yönetmelikler yayınlaması, Osmanlı’nın içinde bulunduğu durumun vahametini ve İngiliz derin devletinin baskısını görmek açısından dikkat çekicidir. Abdülhamid dönemine ait Yıldız ve Dolmabahçe Sarayları’nın masraf defterleri incelendiğinde, saraya hangi cins şarapların, şampanya ve diğer içkilerin girdiği kolaylıkla görülecektir.

Türkiye’de ilk rakı fabrikası da Abdülhamid döneminde açılmıştır. Padişah’ın Başmabeyincisi (Özel Kalem müdürü) ve Maliye Bakanı Sarıcazade Ragıp Paşa’nın Çorlu’daki Umurca Çiftliği’nde ilk rakı fabrikası kuruldu. Umurca Rakısı halk arasında öylesine tutulmuştu ki, 1878’de devlet borçlarının ödenmesi için altı değişik verginin birleştirilmesinden oluştuğu için Rüsum-u Sitte (Altı Vergi) diye anılan verginin en önemli kalemini, bu rakıdan alınan vergi oluşturmuştu.

Abdülhamid döneminde başka rakı fabrikaları da açıldı. Örneğin Niğde’nin Fertek kasabasında Fertek Rakısı üretilmeye başlandı. Boğaziçi, Ruh, Âlem gibi rakılar birbirleriyle yarışır olmuşlardı. Saray görevlilerinin bile rakı ürettiği Abdülhamid döneminde, piyasada Umurca rakısının yanı sıra Tenedos Rakısı ya da diğer ismiyle, Deniz Kızı Rakısı da bulunuyordu. Abdülhamid döneminin en çok tüketilen rakılarından bir diğeri de Üzüm Kızı rakısıydı. Buna tanıtım resmi nedeniyle halk arasında “Kızlı Rakı” denilirdi.

Abdülhamid, Bergama’da Yunan rakısı Uzo üretimi için de ferman vermişti.

idd en 247 Osmanlida icki 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
Bomonti Birası tanıtım afişi. Tanıtım afişinde Abdülhamid tuğrası dikkat çekiyor.
Üstteki reklamda şu ifadeler geçiyor: “En nefis ve lezzetli Bomonti birası. Feriköyü’ndeki fabrikada her gün 1.800.000 litre bira vardır. Lezzet, keyif, def-i hararet” (hararet giderici) 
idd en 248 Osmanlida icki 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
Abdülhamid döneminde rakı fabrikalarının açılmasıyla birlikte yayınlanan rakı reklamları

Döneminde Şarap Üretimi ve İthali

1889’da İstanbul Erenköy’de 700 dönüm arazi üzerine üzüm bağları kurulup şarap üretimi başladı. Ege’deki Sultaniye üzüm bağları, Abdülhamid döneminde şaraplık üzüm yetiştirilen bağlardı ve buradan Avrupa’ya şarap satılırdı.

Avrupa bağlarında bozulma başlayınca, başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri şarap taleplerini Osmanlı’dan karşılamışlardı. Abdülhamid döneminde, 1904’de, İmparatorluğun şarap ihracatı tam 340 milyon litreye çıkmıştı. Şarap ilanları, dönemin Osmanlı gazetelerinde dahi yayınlanıyordu. Ayrıca Martel konyaklarının ilan tabelaları İstanbul’un birçok yerine asılmıştı.

Abdülhamid döneminde Erdekli Kotroni Efendi’nin damıttığı Osmanlı konyakları ise Paris’te yarışmaya girmiş, madalyalar almıştı. Yine, Osmanlı’da ilk şampanya fabrikası da Abdülhamid döneminde kurulmuştu.

idd en 249 Osmanlida icki 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
Osmanlı’da üretilen Üzüm Kızı Rakısı ve diğer rakı markalarının reklamları

Abdülhamid döneminde içki üretimi ve tüketimi o derece yaygınlaşmıştı ki, Ayşe Fahriye Hanım’ın, ilk baskısı 1883’te yapılan ve çok tutulan Ev Kadını adlı yemek kitabının 34. Bölümü, evde rakı üretimini anlatmaktaydı. İki tip rakı yapımı (mastika ve düz rakı) ayrıntılarıyla anlatılıyor ve bu düzenekle şıra ve şarap üretimi yapılabileceği de hatırlatılıyordu.

Gazeteci Ahmet Cemaleddin Saraçoğlu’na göre, “Abdülhamid dönemi, vatandaşlar için kocaman bir meyhane” idi.115

İçki, oldukça zararlı bir maddedir; ayrıca dinimizce Müslümanlara haram kılınmıştır. Allah ayetinde şu şekilde bildirir:

Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz. (Maide Suresi, 90)

idd en 250 Osmanlida icki 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
Osmanlı’da şarap üretimi ilk olarak 1889’da başlamış ve 1904’te ihracat 340 milyon litreye ulaşmıştı.

Kuşkusuz her insan, istediği şekilde yaşama hakkına sahiptir. Burada söz konusu detayları vermemizin amacı, özel yaşama müdahale anlamını taşımamaktadır. Burada belirtmek istediğimiz nokta, Müslüman bir ülkede, İslam Halifesi’nin izniyle içki üretilmesi, satılması ve ihraç edilmesinin, hem Osmanlı genelinde ahlaki çöküntüye ortam hazırlaması hem de İslam dünyasında Halife’ye olan güveni sarsmış olmasıdır. Bazı kesimler o dönem içkinin Osmanlı’da yaşayan gayrimüslimler için üretildiğini iddia etseler de, o tarihlerde Osmanlı topraklarında milyonlarca litrelik içkiyi tüketecek kadar gayrimüslim’in bulunmadığı açıktır. Nitekim söz konusu döneme ait fotoğraflar da, birahanelerde içki içerek eğlenen Osmanlı Türklerini belgelemektedir.

idd en 251 Osmanlida icki 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
Abdülhamid döneminde Osmanlı’da içki üretimi öylesine artmıştı ki, Gazeteci Ahmet C. Saraçoğlu bu dönemi, “vatandaşlar için kocaman bir meyhane” olarak tanımlıyordu.

Osmanlı’da Genelevlerin Açılması, Fuhuşun Yaygınlaşması

Abdülhamid dönemiyle ilgili az bilinen gerçeklerden biri de, Osmanlı’nın çöküşüne zemin hazırlayan en önemli dejenerasyon faktörlerinden olan Osmanlı’nın ilk resmi genelevinin, Halife II. Abdülhamid’in talimatnamesiyle açılmış olmasıdır. Bu dönemde Sultan Abdülhamid’in yoğun olarak İngiliz derin devletinin baskısı altında olduğunu tekrar hatırlatmak gerekir. Bu baskı neticesinde Abdülhamid, İngiliz derin devletinin genelevler planını uygulamaya geçirmiştir.

1884’te Abdülhamid’in talimatnamesiyle Abanoz Sokak’ta ilk genelev açıldı. Bunu, Zürefa Sokak’ta faaliyet gösteren diğer genelevler izledi. Bugün halen faaliyette olan Zürefa Sokak’taki genelevler Abdülhamid döneminde açılmıştı. Bir süre sonra sadece Galata’daki genelev sayısı 100’ü buldu.

Öyle ki, Abdülhamid döneminde fuhuş için Avrupa’dan ve Rusya’dan İstanbul’a gemilerle müşteriler geliyor, rehberlerin en önemli işlerinden biri gemilerle gelen turistleri genelevlerin bulunduğu Zürefa Sokağa götürmek oluyordu.

Arşiv belgelerine göre bu dönemde Osmanlı’da vesikalı çalışan, tespit edilebilen fahişe sayısı 2125’di. Vesikasız çalışanların ise çok daha fazla olduğu biliniyordu. Sadece Galata ve Karaköy değil, Üsküdar’da da genelevler yaygındı. Bursa ve İzmir’de de genelevler vardı. Abdülhamid döneminde Osmanlı’ya, Polonya, Romanya, Galiçya, Avusturya gibi ülkelerden gemilerle fuhuş için kadın da getiriliyordu.

idd en 253 OsmanliGenelev1 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
idd en 253 OsmanliGenelev2 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
1884’te Abdülhamid’in talimatnamesiyle Abanoz Sokak’ta ilk genelev açılmış, onu, bugün de faaliyette olan Zürefa Sokak’taki genelevler izlemiştir. Kısa bir süre içinde sadece Galata’daki genelevlerin sayısı 100’ü bulmuştur.

Abdülhamid yönetimi boyunca fuhuş öyle yaygınlaşmıştı ki, o dönemde Osmanlı’ya gelen Musevi Kadınları Koruma Cemiyeti Genel Sekreteri Samuel Kohen hazırladığı raporda durumun vahametini şöyle anlatıyordu:

Galata diye bilinen bölgede… sokaklardan bir çoğu tamamen genelevlere ayrılmıştır. Rio de Janeiro’da gördüğüm manzaranın kötü olduğunu düşünmüştüm, ancak Konstantiniye’deki bu genelevleri tarif etmekte kelimeler kifayetsiz kalır. Genelev sakinleri alçak tabure, sandık veya sedirlerde oturmaktalar ve üstlerinde kıyafet namına neredeyse hiçbir şey yok… Bazı fahişleler kapılarda duruyor veya yarı çıplak bir vaziyette odalarda geziyorlardı. Bu evlerin çevresinde kahvehane ve meyhaneler var ve neredeyse her birinde durmaksızın kumar oynanmakta… Her şey azami derecede serbest ve ahlaksız görünmekte. Yetkililer hiçbir mani ve zorluk çıkarmamaktalar… Gösterilerin gece yarısına yakın başladığı ve sabah 04:30’a kadar sürdüğü Pera’da ise manzara gerçekten rezilane.116

Görüldüğü gibi Abdülhamid’in talimatnamesiyle genelevlerin açılması Osmanlı’yı kısa sürede adeta fuhuş merkezi haline getirmiş ve gayri meşru yaşam büyük bir hızla yayılmıştı. İngiliz derin devletinin Osmanlı’yı, manevi değerlerini elinden alarak içten çökertme, ahlaki dejenerasyonu yaygınlaştırarak yıkma amacı, böylece büyük ölçüde hedefine ulaşmıştı.

Abdülhamid Döneminde Tütün Fabrikalarının Açılması

Tütün, Osmanlı’ya 1600’lü yıllarda girmiştir. Tütünle mücadele ise hemen hemen tüm padişahların öncelikli konusu olmuştur. İnsan sağlığına müthiş zararlı olan ve öldürücü etkileri bulunan tütüne karşı Osmanlı Padişahlarının aldığı bu tedbirler gerekli ve yerindedir. Ancak Abdülhamid devrine gelindiğinde durum değişmiştir. Sultan II. Abdülhamid, İngiliz derin devletinin yoğun baskısı altında olduğundan, tütünle mücadele uygulamasını durdurmuş; hatta onun döneminde art arda tütün fabrikaları açılmıştır. Bundan önce Osmanlı’da tütün üretimi küçük çaplı imalathanelerde yapılırken, açılan fabrikalarla birlikte Osmanlı çapında tütün kullanımı müthiş yaygınlaşmıştır. Tütünün yaygınlaşması da, Abdülhamid döneminin bahsini ettiğimiz çeşitli yanlışlarıyla birlikte, Osmanlı’nın maddi manevi çöküşüne hız katmıştır.

idd en 254 OsmanliTutun 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
Cibali Tütün Fabrikası
idd en 255 OsmanliTutun 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
Fabrika’da çalışan işçiler

Abdülhamid döneminde 1884’te Cibali, 1887’de ise Samsun Tütün Fabrikaları açılmıştır. Samsun Tütün Fabrikası’nda 1887-1897 arasında yılda ortalama 60 bin kg sigara, 400 bin kg tütün üretilmiştir. Bu fabrikanın 1905 yılındaki üretimi ise 1 milyon kilograma ulaşmıştır. Bir süre sonra İzmir, Adana, Samsun ve İstanbul, Osmanlı’nın en önemli tütün üretim ve işleme alanları haline gelmiştir.117

idd en 256 OsmanliTutun 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
(1) Ünlü Amerikan sigarası Ateshian, verdiği sigara reklamlarında “Türk Sultanı Abdülhamid’in içtiği sigara” sloganını kullanmıştır
(2) Abdülhamid dönemine ait bir sigara reklamı
(3) Osmanlı’da sigara kağıdı

İnsan bedenine öldürücü etki yapan, Türk gençliğini maddi manevi bozulmaya doğru götüren ve insanlarımızın enerjisini boş yere harcayan tütün üretimi ve kullanımıyla mücadele etmek yerine, bu madde sürekli Abdülhamid tarafından teşvik edilmiştir. Öyle ki, Abdülhamid’in kendisi de adeta bir tütün tiryakisidir. Abdülhamid’in sağlığa zararlı bu kötü alışkanlığı, bir çok kişi tarafından bilinip dile getirilen bir gerçektir. Hatta Abdülhamid’in tütün tiryakiliğinin ünü Amerika’ya kadar yayılmıştır. Abdülhamid’in favorisi dönemin ünlü Amerikan sigarası Ateshian’dır. Bu şirket, verdiği sigara ilanlarında “Türk Sultanı Abdülhamid’in içtiği sigara” sloganını kullanmıştır.

idd en 257 OsmanliTutun1 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
idd en 257 OsmanliTutun2 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
idd en 257 OsmanliTutun3 3. OSMANLIDA İÇKİ, KUMAR, FUHUŞ VE AHLAKİ DEJENERASYONUN YAYGINLAŞMASI
Osmanlı’nın son dönemlerinde sigara ile birlikte nargile kullanımı da oldukça artmıştır.

Osmanlı Tarihi’nin en önemli tarihçilerinden biri olan İbrahim Peçevi, 2 ciltlik kendi adıyla anılan eserinde tütünün Osmanlı’ya İngilizler tarafından getirildiğini şöyle anlatır:

(Tütünü) Bin dokuz senesi (Miladi 1600) hududunda İngiliz taifesi getirdiler ve bazı hastalıklara şifa olmak namına sattılar. Ehli keyfden bazı yârân (dostlar) keyfe müsaadesi vardır diye müptela oldular. Giderek ehli keyif olmayan dahi kullanır oldular. Hatta büyük ulemadan ve eshâbı devletten niceleri ol iptilâya (düşkünlüğe, tiryakiliğe) uğradılar… Kahvelerde erazil (reziller) ve evbaşın (çapkınlar) çok tütün içmelerinden kahveler gök duman olup içinde olanlar birbirini görmemek mertebelerine vardılar. Sokaklarda ve pazarlarda dahi lüle ellerinden düşmez oldu.118

Görüldüğü gibi Osmanlı’ya tütünü ilk alıştıran ve getiren İngiliz derin devletidir. Derin devlet mensupları, “hastalıklara iyi gelir” yalanıyla halkı bu zehre bağımlı hale getirmişlerdir. Abdülhamid dönemine gelindiğinde ise İngiliz derin devletinin işine yarayacak bir adım daha atılmıştır. Gençlerimizi ve insanlarımızı zehirleyen tütünün geliri Abdülhamid tarafından 1883’de, 30 yıllığına, Fransızlara ve İngilizlere ait olan “Reji” idaresine verilmiştir. Yani bir yandan tütün fabrikaları açılıp halkımızı zehirleyecek ürünler üretilmiş bir yandan halkımıza satılan zehrin geliri İngiliz derin devletinin kasasına akmıştır. Yine Abdülhamid döneminde Reji şirketinin kendi silahlı korucularına sahip olmasına izin verilmiş ve bu silahlı kişiler halka akıl almaz baskı ve zulüm uygulamışlardır.

Dipnotlar:

113. Prof. Dr. Ercan Eren, Geçmişten Günümüze Anadolu’da Bira, Tarih Vakfı, 2005

114. Prof. Dr. Ercan Eren, Geçmişten Günümüze Anadolu’da Bira, Tarih Vakfı, 2005

115. Ayşe Hür, “Meyhaneye Gel, Kim Ne Riya Var Ne Mürai…”, Radikal, 26 Mayıs 2013, http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse-hur/meyhaneye-gel-kim-ne-riya-var-ne-murai-1134981/

116. Rıfat N. Bali, “Yirminci Yüzyılın Başlarında İstanbul’un Fuhuş Âleminde Yahudilerin Yeri”, s. 9-11, www.rifatbali.com/images/stories/dokumanlar/mahrem3.pdf

117. Filiz Dığıroğlu, “Selanik Ekonomisinde Unutulmuş Bir Alan: Tütün Üretimi, Ticareti ve Reji” (1883-1912), s. 235, http://www.isam.org.tr/documents/_dosyalar/_pdfler/osmanli_arastirmalari_dergisi/osmanl%C4%B1_sy43/2014_43_filiz_digiroglu.pdf

118. Fehmi Yılmaz, “Tütünün Macerası II”, Tombak, s. 34, (Ekim 2000), s. 25; İsmail Arslan, “İngiliz Konsolos Raporları Işığında XIX. Yüzyıl Ortalarında Drama Sancağında Tütün Yetiştiriciliği ve Ticareti”, 2009, s. 115, http://www.turkishstudies.net/sayilar/sayi16/arslanismail1061.pdf

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.