İNGİLTERE’NİN TÜRKİYE’Yİ SAVAŞA DAHİL ETME ÇABALARI

İngiliz derin devleti, II. Dünya Savaşı’nın yaklaşmasıyla, Türkiye’yi savaşa dahil etmeye çalışmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti’ni kendinden uzaklaştırmaya ve onu parçalamak amacıyla karşı cepheye yakınlaştırmaya çalışan İngiliz derin devleti, bu defa çıkarları gereği Türkiye’ye yanaşmıştır.

1. Dünya Savaşı başlayınca hemen Donanma Bakanlığı’na getirilen Churchill, ilk iş olarak Türkiye’yi İngiltere’nin yanında savaşa sokma hazırlıklarına başladı. 31 Ocak 1941 tarihinde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye bir mektup göndererek, Almanya’nın ilerlemesini durdurmak için İngiliz uçaklarını ve uçaksavar toplarını Türkiye’ye göndermeyi önerdi. Bu önerinin tek bir anlamı vardı: Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’na dahil olması.

Churchill Adana İNGİLTERENİN TÜRKİYEYİ SAVAŞA DAHİL ETME ÇABALARI
İsmet İnönü bu teklifi reddettiğinde, Churchill, üstü kapalı tehditlere başvurmayı ihmal etmedi. Savaşa katılmaması durumunda, Türkiye’nin, savaş sonunda oluşacak uluslararası düzende yerini alamayacağını ve mutlaka zararlı çıkacağını iddia etti.6

Churchill, Türkiye’nin savaşa girmesi ihtimali ortadan kalktığında başka bir plan daha ortaya koydu. Bu görüşe göre müttefikler Türkiye’nin topraklarından yararlanmalı ve buradan Romanya petrol sahalarının bombalanması sağlanmalıydı. Bu amaçla 26 Kasım 1942’de Türkiye’den Türk Boğazlarının açılması talep edilmiştir. Bu talebe Amerika da destek vermiştir. Ardından Churchill, 30 Ocak 1943 tarihinde konuyu görüşmek üzere Adana’ya gelmiş, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, artık Başbakanlık koltuğunda oturan Churchill’i Adana’da Yenice İstasyonu’nda “Beyaz Vagon” adı verilen bir trende kabul etmiştir. Söz konusu görüşme, tarihte “Sağırlar Diyaloğu” olarak da adlandırılmıştır. Bunun nedeni, Churchill ve İnönü’nün taban tabana zıt fikirlerle görüşmelere katılması ve görüşme sonrasında iki tarafın da istediğini elde etmiş bir görünüm vermesidir. Oysa daha sonra ortaya çıkan tabloya göre, Winston Churchill, bu görüşmeden istediğini alamadan ayrılmıştır.

Churchill Adana 1 1 İNGİLTERENİN TÜRKİYEYİ SAVAŞA DAHİL ETME ÇABALARI
Churchill, Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’na girmesini çok istemişti. İkna turlarından biri, 30 Ocak 1943 tarihinde Adana’da Beyaz Vagon adlı trende gerçekleşti.

Türkiye’nin tarafsız kalma ısrarı sonucunda İngiliz Büyükelçisi Hughe Knatchbull-Hugessen, Başbakan Şükrü Saraçoğlu’na, Türkiye’nin “yakında savaşa girmek ya da savaş sonrası dünyasında yalnız kalmak” seçeneklerinden birini seçmek zorunda kalacağını söylemiştir. Churchill ise, savaş sonrasında toplanacak olan barış konferansına katılmanın ana şartının savaşa fiilen katılmak olduğunu vurgulayarak Türkiye üzerinde baskı kurmaya çalışmıştır. Ancak İngilizlerin çabaları sonuç vermemiştir.

Aynı yılın sonlarına doğru Sovyetler Birliği, Türkiye’nin tarafsızlığının Almanya’nın işine yaradığını iddia etmiş ve Türkiye’nin savaşa dahil edilmesinde ısrarcı olmuştur. Bunun üzerine Ekim 1943’te toplanan Moskova Konferansı’nda, 1943 yılı sona ermeden Türkiye’nin savaşta yer almasının sağlanmasına karar verilmiştir.

Lord Eden 300x239 İNGİLTERENİN TÜRKİYEYİ SAVAŞA DAHİL ETME ÇABALARI
İngiltere Dışişleri Bakanı Anthony Eden (ortada) 1943 yılında Kahire’de Türk Dışişleri Bakanı ile görüşmüş, fakat o da Türkiye’yi savaşa girmeye razı edememiştir.

İngiltere Dışişleri Bakanı Anthony Eden, bu kararı bildirmek üzere, 5-6 Kasım 1943 tarihinde Türk Dışişleri Bakanı ile Kahire’de görüşmüştür. Türk tarafı bu konferansta kararını yenilemiştir. Eden, olumsuz cevabın Türk–İngiliz ilişkilerini gerginleştireceğini söylese de Türk tarafı kararında ısrarcı olmuştur. 28 Kasım 1943 Tahran Konferansı’nda Sovyetler Birliği, Türkiye’nin savaşta yer alması konusunda ısrarcı olmuş, bunun üzerine 4-6 Aralık 1943 tarihinde II. Kahire Görüşmeleri gerçekleştirilmiştir. Churchill ve İsmet İnönü görüşmesi sonrasında prensipte bazı sözler verilse de, pratikte bunlar uygulanmamış ve Türkiye hiçbir şekilde II. Dünya Savaşı’na dahil olmamıştır.

Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’nda yer almaması, kuşkusuz İngiliz derin devletinin planlarını büyük ölçüde altüst etmiştir. Bu konuda, İngiliz derin devletinin doğrudan himayesi altında hareket eden ve I. ve II. Dünya Savaşları’nda sürekli olarak sahnede olan Churchill’in tavırlarını yakından incelemekte fayda vardır. Hatırlanacağı gibi Churchill, I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Türk düşmanlığını açıkça dile getirmiş ve hatta (necip Türk milletini tenzih ederiz) “insan sayılmadıkları için” Türklere karşı kimyasal gaz kullanılmasını savunacak kadar dahi ileri gitmiştir. Bu zihniyetteki bir insanın, II. Dünya Savaşı sırasında tutum değiştirmesi düşündürücüdür. İngiliz derin devletinin çıkarları gereği Türklere yaklaşmış, istediği olmayınca da tehditler savurmuştur. Bu, İngiliz derin devletinin klasik bir taktiğidir.

Churchill Kahire İNGİLTERENİN TÜRKİYEYİ SAVAŞA DAHİL ETME ÇABALARI
II. Kahire Konferansı, Churchill, Stalin ve Roosevelt’in İsmet İnönü’yü ikna turlarından bir diğeridir. Ancak buradaki karşılıklı görüşmeler de Müttefik Güçler açısından sonuç vermemiş ve Türkiye, II. Dünya Savaşı’na dahil olmamıştır.

Ayrıca Churchill’in, Boğazlar konusundaki ihtirasını da dikkate almak gerekmektedir. I. Dünya Savaşı sonrasında Boğazlara göz koyan Churchill, II. Dünya Savaşı sırasında da, Türkiye’nin ayrılmaz müttefiki görünümüne bürünüp Boğazlarda serbest dolaşım elde etmeye çalışmıştır. Churchill’in I. Dünya Savaşı sırasında alışkanlık edindiği parçalama siyaseti, II. Dünya Savaşı sırasında da devam etmiş, Ekim 1944’te, savaşın bitmesine yedi ay kala Moskova’da, parçalanmış bir Avrupa haritasını Stalin’e sunmuştur. Buna göre İngiltere Yunanistan’ın %90’ı; Sovyetler Birliği ise Romanya’nın %90’ı, Bulgaristan’ın %75’i üzerinde söz sahibi olacak; Macaristan ve Yugoslavya, İngiltere ile Rusya arasında %50-50 esasına göre paylaşılacaktır.7 İngiliz derin devletinin “parçala ve yut” siyaseti, bir dünya savaşında daha gözler önündedir. Yüce Allah, Türkiye’yi II. Dünya Savaşı’ndan uzak tutarak, İngiliz derin devletinin sinsi planlarından korumuştur. Dikkat edilirse Çanakkale hezimetinden itibaren Yüce Allah, ülkemizde İngiliz derin devletine geçit vermemiştir. İngiliz derin devletinin tüm gücüne rağmen, Allah’ın planı daima üstün gelmiştir:

Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut’tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar… (Bakara Suresi, 257)

Tarihe baktığımızda, ülkemiz üzerindeki planların hep başarısız olduğunu görürüz. Türkiye’nin kaderinde teslim olmak asla yoktur.

DİPNOTLAR:

5. Onur Öymen, Silahsız Savaş: Bir Mücadele Sanatı Olarak Diplomasi, 8. Baskı, İstanbul: Remzi Kitabevi, 2015, s. 68. Öymen, a.g.e., s. 87
6. Onur Öymen, Silahsız Savaş: Bir Mücadele Sanatı Olarak Diplomasi, Remzi Kitabevi, İstanbul, Sekizinci Basım, Şubat 2015, s. 87
7. Henry Kissinger, Diplomacy, Simon & Schuster, 1995, s. 413; Onur Öymen, Silahsız Savaş: Bir Mücadele Sanatı Olarak Diplomasi, Remzi Kitabevi, İstanbul, Sekizinci Basım, Şubat 2015, s. 108-109

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.