ERMENİ SORUNUNA ÇÖZÜM SEVGİ VE BİRLİKTİR

Hiç kimse I. Dünya Savaşı döneminde yaşananların yarattığı tahribatı, kardeşin kardeşe kırdırılmasının oluşturduğu bu içler acısı durumu, Ermeniler ve Türkler kadar iyi anlayamaz. Her iki taraf da çok büyük kayıplar vermiştir. Öyle ki, toplu mezarlardaki kemikler halen o bölgelerde durmaktadır. Bu iki kardeş millet, İngiliz derin devletinin kirli oyunları neticesinde, zorla ve kalleşçe ayrı düşürülmüştür.

Bugün devam eden soykırım söylentileri, söz konusu oyunun bir devamıdır. Ermeni kardeşlerimizin ısrarıyla Türklerden "soykırım" iddialarını kabul etmeleri istenmektedir. İngiliz derin devletinin beklediği, Türklerin de bu defa yine soykırım talebiyle ortaya çıkmaları ve böylelikle iki millet arasındaki anlaşmazlıkların daha da güçlenmesidir. İki tarafın sürekli "soykırım" gibi korkunç bir kelimeyi telaffuz etmelerinin, bu iki millete mutluluk değil sadece acı getireceğini gayet iyi bilmektedirler.

Bu sorun, I. Dünya Savaşı’nın acılarını hiç yaşamamış, İngiliz derin devletinin himayesinde bulunan ve kendi çıkarları peşinde koşan şahsiyetlerin girişimleri ile çözülemez; bunu sadece Türkiye ve Ermenistan birlikte başarabilirler. Trajik bir olay yaşanmıştır ve bu, kuşkusuz ki iki tarafı da ciddi şekilde etkilemiştir. Bundan sonrası için atılacak en iyi adım, savaşın acılarını arkamızda bırakarak, dostluk ve kardeşlik bağı ile yaralarımızı birlikte sarmak olmalıdır. İki ülke dünyaya örnek teşkil etmek için birleşmeli, sınırlarını açmalı, vize ve pasaport zorunluluğunu kaldırmalıdır. İki ülke, sevgi ile birbirine sahip çıkmalıdır. Bu sorun ancak bu şekilde tamamen çözülebilir.

İki ülkenin, hiçbir dış faktörün etkisi altında kalmadan, yalnızca sevgi bağı ile bağlanması, İngiliz derin devletinin ve onların himayesindeki tüm sinsi güçlerin oyunlarını bozacak, onlara iyi bir ders verecek ve tüm dünyaya sevginin mümkün ve daima galip olduğunu gösterebilecektir.

Türk topraklarında daha fazla Ermeni vatandaşımız olmalı, onlar Türkiye’de okullar açmalı, kendi kültürlerini yaygınlaştırmalı ve zaten var olan ortak kültürü güçlendirmelidirler. Türk Hükümeti’nin son dönemlerde Ermeni kiliseleriyle ilgili girişimleri takdire şayandır. Bu girişimler daha da artmalı ve Ermeni kardeşlerimiz, bu ülkeye yerleştiklerinde rahatlıkla ibadetlerini yerine getirebilmelidirler. Onlar için daha fazla ticaret ve zanaat mekanları açılmalı, iş imkanları sağlanmalı ve bu insanlar kendi vatandaşlarımız olarak Türkiye topraklarındaki varlıklarını sürdürmelidirler. İki millet arasında husumet yaratmaya çalışanlara verilebilecek en güzel cevap budur. Tarihte İngiliz derin devletinin oynadığı oyunların, bu faydalı ve güçlü birlikteliğe engel olmasına izin verilmemelidir. İki tarafın da verdiği kayıplar birlikte anılmalı, tarih geçmişte bırakılmalı ve iki millet barışın inşasında bütün dünyaya örnek olmalıdır. Bunun, bir kısım ön şartlarla, siyasi manevralarla, çıkarların kollanmasıyla mümkün olamayacağı bilinmeli ve sadece ve sadece sevgi birliği üzerinde durulmalıdır. Bunu ise ancak, barışçıl ve aklıselim insanların sevgi mesajları mümkün kılar. O zaman nefret isteyenlerin sesleri kısılır ve sevginin sesi daha güçlü duyulur.

 

Adnan Oktar Diyor ki
idd 412 AdnanOktar ERMENİ SORUNUNA ÇÖZÜM SEVGİ VE BİRLİKTİR

Adnan Oktar: Onun için Ermenistan’la Azerbaycan’ın sınır kapılarının aynı gün ve aynı saatte açmak lazım. Mesela bir Cuma günü, Cuma namazından sonra ya Allah, Bismillah deyip iki kapıyı birden açmak lazım, o kadar. Pasaport, vize yok. Kimliği varsa, nüfus cüzdanı varsa, bitti.

(Sn. Adnan Oktar’ın, Azerbaycan Yeni Musavat Gazetesi röportajından, 11 Şubat 2009)

Bunun mümkün olabilmesi için Türkiye’nin en büyük sorumluluğu, Karabağ Meselesini bir ön şart olarak sunmamak olmalıdır. Siyaset dili, egoizm ve acımasızlık üzerine kurulu olduğunda, o siyaset, daima toprak ve çıkara odaklanır. Oysa Ermenistan’la kurulması gereken bağ siyasi değil sevgi bağı olmalıdır. Bin yıllık birlikteliğimiz bunu gerektirir. Sevgi ve dostluğun yerleştiği bir ortamda hallolmayacak sorun yoktur. Sevgi inşa edildiği takdirde toprak meselelerinin hemen çözüme ulaşacağı aşikardır. Sevgi konusunda güvence vermeden, ilk şart olarak toprak meselesini sunmak, hiç istenmediği halde egoist bir görüntü verecek ve Türkiye’ye yönelik bir güven oluşmayacaktır. Karabağ Meselesini taviz verilmez bir önkoşul haline getirmek, konuyu çözümsüz bir açmaz olarak bırakmak dışında bir işe yaramamaktadır. Benzer şekilde beklentimiz, Ermeni tarafının da tüm ön şartları bir kenara bırakmasıdır. Dünya, sevgi üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla, bizim odaklanmamız gereken şey de sevgidir. Sevginin çözmeyeceği hiçbir sorun yoktur. 

İşte Allah, iman edip salih amellerde bulunan kullarına böyle müjde vermektedir. De ki: "Ben buna karşı yakınlıkta sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik kazanırsa, Biz ondaki iyiliği artırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir. (Şura Suresi, 23)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.