Derin Devlet ifşa olurken…

pravda adnan oktar the deep state comes to light Derin Devlet ifşa olurken...

Başkan Trump’ın sosyal medya üzerinden Obama’nın, ABD başkanlık seçim kampanyasında kendisinin ofisini ve telefonlarını dinlettiğine dair yaptığı paylaşımlar, Washington’ın ‘derin devlet’ söylentileriyle çalkalanmasına yol açtı. Beyaz Saray basın sözcüsü Sean Spicer, geçtiğimiz Cuma günü brifingde kendisine yöneltilen bir soruda  derin devlet iddiasını değerlendirerek, Obama döneminden kalmış ve Trump yönetiminin kuyusunu kazmaya çalışan organize bir grubun varlığından hiçbir şüphe olmadığını vurguladı.

Son bir aydır ABD ve Avrupa’da ana akım medya da “derin devlet”i konu alan birbiri ardına onlarca makale yayınlamayı sürdürüyor. New York Times, uzun bir değerlendirme yaptığı konu hakkında “Sızıntılar Çoğalırken Amerika’da Derin Devlet Korkusu” başlıklı bir makale yayınladı. “ABD kendi derin devletinin yükselişini mi görüyor?” sorusunun sorulduğu makalede, hükümetteki sızıntıların Trump yönetimine köstek olduğu anlatıldı.

CNN Kanalı da canlı yayında, CIA Rusya Operasyonları eski şefi Steven Hall ile yaptığı röportajda “ABD yönetiminde derin devlet korkuları” altyazısıyla konuya yer verdi. CNN’in internet sitesinde yayınlanan, ‘derin devletin ne olduğu ve niçin son günlerde yaygınlaşmış bir deyim olduğu’nu inceleyen 11 Mart tarihli yazıda, bu kavramın ‘güvenlik güçleri ve hükümet bürokrasisi içindeki kriminal yapılanmalar‘ için kullanıldığı anlatıldı. Ayrıca bu terimi ilk olarak New York Times’ın 1997’de yayınladığı bir makalede ‘kanunun erişiminin ötesinde faaliyet gösteren bir karanlık güçler zinciri‘ şeklinde tanımladığı belirtildi. Eski Temsilciler Meclisi başkanlarından Newt Gingrich, Associated Press’e verdiği demeçte, “elbetteki derin devlet var” dedi. Gingrich, “Her istediklerini yapan kitlesel bürokrasilerden oluşan yerleşik bir devlet var… Kendi güçlerini elde tutmak için savaşıyorlar ” ifadelerini kullandı. Görüldüğü üzere, bugüne kadar daha çok Ortadoğu ülkelerine özgü bir oluşum olarak düşünülen “derin devlet” bir anda Batı demokrasilerinin merkezinde kendini gösterdi.

ABD’deki derin devlet yapılanmasının yüzlerce yıllık köklü varlığının tek belirtisi Trump karşıtı sızıntı ve hareketler değil elbette. Abraham Lincoln’un öldürülmesi ve Kennedy suikasti, ABD derin devletinin başkanları dahi öldürebilecek hakim bir güce sahip olduğunu bize gösterdi.  Ancak derin devlet şu an ABD yönetiminin düşündüğü gibi Obama yönetimine sızmış bir ekiple sınırlı değil. Görünen derin devletin sadece kılcal damar uzantıları. Nitekim, Kentucky Birleşik Devletler Temsilcisi Thomas Massie’nin, “Bundan çok daha derin olduğundan endişe ediyorum. Bunun Rusya ya da diğer ülkelere yönelik bir provokasyon isteyenlerin Başkan’a bu yönde baskı yapma gayreti olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden bunun Trump’a karşı Obama değil, hakkıyla seçilmiş Başkana karşı “Derin Devlet” olduğunu düşünüyorum” sözleri bu gerçeği doğruluyor.

Massie’nin sözünü ettiği bu ‘çok daha derin devlet’in kolları, yalnızca siyasi ve bürokratik çevrelere değil, CIA’den, NSA’ya Pentagon’dan, düşünce kuruluşlarına ve hatta akademik çevrelere ve ana akım medya gruplarına kadar uzanıyor. Derin devletin bu kilit noktalarda çok büyük etki gücü ve hakimiyeti var. Ne var ki dünya derin devleti bu kez başaramadı ve Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasının ardından hiç beklemediği tarihi hezimetin doğurduğu öfkeyle kendini ilk defa bu derece pervasızca açığa vurdu. Seçimlerin hemen ardından yalnızca ABD’de değil dünyanın dört bir yanında eşzamanlı başlayan Trump karşıtı  gösteriler ve anti-propaganda kampanyaları, derin devletin yalnızca ABD’de değil dünya çapında etkili, köklü bir organizasyonu ve hiyerarşisi olan ürkütücü bir yapılanma olduğunu gözler önüne serdi.

Dolayısıyla, söz konusu olan ABD derin devleti değil, ABD’de de köklü yapılanması olan global derin devlet. Peki bu dünya derin devletinin merkezi nerede?

Beyaz Saray sözcüsü Sean Spicer’ın Fox News’e yaptığı açıklama “dünya derin devleti”nin asıl merkezine dikkat çekmesi bakımından anlamlı. Spicer, açıklamasında Obama’nın, Donald Trump’ın telefonlarını dinletirken NSA, CIA, FBI ya da Adalet Bakanlığı’nı kullanmadığını, İngiliz istihbarat kurumu GCHQ’yu kullandığını söyledi. Anlaşılan o ki görevin önemi nedeniyle bütün ara mekanizmalar bypass edilerek Obama’ya İngiltere’deki ‘ana merkez’in imkan ve teknolojileri sunulmuş. New Jersey Yüksek Mahkemesi’nin bir önceki yargıcı Andrew Napolitano da Obama döneminde üç ayrı istihbarat kaynağının emir-komuta zincirinin dışına çıkarak İngilizlerin GCHQ’sunu kullandığını belirtti.

ABD’deki derin devlet söylentilerinin ardından Independent, The Economist, Daily Mail gibi İngiltere’nin önde gelen basın organları derhal harekete geçti. Olağanüstü bir telaşla “komplo teorisi“, “asılsız, desteksiz iddialar“, “Trump yönetiminin yeni terminolojileri” gibi klişe sözlerle derin devlet iddialarının üzerini örtme gayretine girdiler.

Amerika’da New York Times, CNN gibi benzer yayın organları da aynı örtbas etme taktiklerini izledi. İngiltere’nin daimi sömürgesi Yeni Zelanda’nın ünlü “Nzherald” medya kuruluşu bile, “Derin Devlet, Bilmeniz Gereken Son ABD Komplo Teorisidir” başlıklı bir makale yayınlayarak dünyanın öbür ucundan dünya derin devletine sadakatini tazeledi.

Günümüzde pek çok toplum gibi ABD toplumu da karanlıkta dokunarak, el yordamıyla bir fili tanımaya çalışan Hint efsanesindeki insanlara benziyor. Herkes kendi dokunduğu yer üzerinden bütünü yorumlamaya çalışıyor ve ortaya çok farklı ve çelişkili sonuçlar çıkıyor. Oysa ortamı aydınlatıp daha geniş açıdan bakılırsa ortada tek bir filden, yani yüzyılların aleni, son elli yılın ise perde arkasındaki gizli sömürge imparatorluğu İngiliz Derin Devleti’nden başka bir şey olmadığı görülecektir.

Adnan Oktar’ın Pravda’da yayınlanan makalesi:

http://www.pravdareport.com/opinion/columnists/20-03-2017/137143-deep_state-0/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.