V. BÖLÜM: İNGİLİZ DERİN DEVLETİNİN PROPAGANDA GÜCÜ VE KÜRESEL MEDYA

Toplum Mühendisliği

Derin güçler, dünyaya hükmetmek, ülkeleri sömürmek ve ulusları dizayn edebilmek için savaşlara, askeri operasyonlara, iç çatışmalara ya da siyasi müdahalelere başvururlar. Fakat bunlar, emellerinde başarılı olmaları için yeterli değildir. Tüm bu fiziki yöntemlerin etkili ve kalıcı olabilmesi için, her şeyden önce toplumların bu yönde zihinsel ve psikolojik olarak hazırlanmasını gerekli görürler. Sömürü politikasının işleyebilmesi için kamuoyunun şekillendirilmesi ve kazanılmasının şart olduğunu düşünürler. Bunun için de kapsamlı propaganda metotları ve algı operasyonlarından oluşan toplum mühendisliği çalışmalarının hayati önemi olduğuna inanırlar.

Toplum mühendisliği, toplumun geniş bir kesiminin düşünce ve davranışları üzerinde etkide bulunmak, insanların duygularını, isteklerini, sevgilerini, tepkilerini, öfkelerini, nefretlerini yönlendirmek ve bunları kontrol altında tutmak amacıyla çeşitli proje ve uygulamaları içeren çok yönlü ve kapsamlı bir faaliyettir.

Küresel hakimiyet ve sömürü düzenini sağlamak, çıkar ağlarını yerleşik kılmak, bunların önündeki engelleri kaldırmak, istenen fikir ve düşünceleri, kural ve prensipleri empoze etmek amacıyla hedef kitleler üzerinde çeşitli algı operasyonları yürütülür. Bunlar arasında saldırıyı, işgali ve sömürüyü “dostluk ve yardım eli” gibi sunmak, dostu düşman, düşmanı dost gibi göstermek, suni düşmanlar ve tehditler oluşturmak en çok başvurulan yöntemlerdendir.

idd en 417 5bolum V. BÖLÜM: İNGİLİZ DERİN DEVLETİNİN PROPAGANDA GÜCÜ VE KÜRESEL MEDYA

Bu kara propaganda faaliyetleri yürütülürken her türlü hile, yalan, iftira ve entrika meşru sayılır. Düşman görülen kişileri, toplumları, yönetimleri veya ülkeleri yıpratmak ve bunların aleyhlerine kamuoyu oluşturmak amacıyla gerçekler çarpıtılır, sahte deliller ve dezenformasyonlar üretilir ve karalama kampanyaları düzenlenir. Yalan haberler yayılır, iftiralar, şayialar ve dedikodular üretilerek güvensizlik oluşturulur. İşgalci ve sömürgeci güçler ise güvenilir dost, yardımcı, kurtarıcı, barış ve demokrasi temsilcileri olarak lanse edilir.

Bu algı yönetiminin etkisi altına giren toplum, bu propaganda yöntemini yürüten derin güçleri desteklemeye, sevmeye, onlara güvenmeye ve katılmaya davet edilir. Derin devlet mensupları, bu süreç içinde kendilerine destek veren korkak, iki yüzlü, yaltakçı, ispiyoncu, karaktersiz kişileri övecek, yüceltecek ve etrafta saygın kişiler olarak tanıtacaktır. Onları maddi kazanç, güvence, itibar ve mevkilerle ödüllendirecektir. Aksine davranan cesur, inançlı, şahsiyetli, vatansever insanlar ise derin devlet üyeleri tarafından karalama kampanyasına maruz kalacak, hata kimi zaman bu kişiler, isyancı, terörist ve demokrasi düşmanı suçlularmış gibi topluma yansıtılacaktır. Halkın diğer bölümünün onlara katılması da, bu tür bir kara propaganda yöntemiyle önlenmeye çalışılacaktır. Ayrıca sömürgeci güçlere direnen bu cesur insanları etkisiz kılmaya yönelik işlenen hukuksuzluk, zulüm, işkence ve katliamlar da bu suretle meşru gösterilmeye çalışılacaktır.

Derin devletlerin, istedikleri ülkelerde geliştirdiği toplum mühendisliği ana hatlarıyla bu şekildedir. Tarih boyunca bu yöntem kullanılmış ve bir kısım derin devletler diğerlerinin üzerinde bu yolla hakimiyet sağlamıştır. Bu sinsi yöntemin en başlıca uygulayıcısı ise tüm derin devletleri denetimi altına almış olan İngiliz derin devletidir.

İngiliz Derin Devletinin Toplum Mühendisliği Çalışmaları

Yukarıda saydığımız tüm propaganda yöntemleri, asıl olarak İngiliz derin devletinin 16. yüzyıldan günümüze dek gizliden veya açıkça uyguladığı yöntemlerdir. İngiliz derin devleti, bu yöntemlerle dünya çapında pek çok ülkeyi sömürge haline dönüştürmüş, pek çoğunu da doğrudan hakimiyeti altına almıştır.

İngiliz derin devleti, bu toplum mühendisliği faaliyetlerini, 19. yüzyılın ortalarından 20. yüzyılın başlarına kadar özellikle Osmanlı İmparatorluğu üzerinde yoğunlaştırmıştır. I. ve II. Dünya Savaşları sırasında ve sonrasında, derin devletin en büyük ilgi alanı yine ağırlıklı olarak Osmanlı mirası olan topraklar, yani Orta Doğu, Kuzey Afrika ve genel olarak İslam coğrafyası olmuştur. Çünkü İngiliz derin devletinin mensupları, küresel çıkarlarının da, menfaatlerine yönelik tehdit ve engellerin de merkezinde bu bölgelerin olacağını düşünmüşlerdir.

Bu bölgeye hakim olmak; dünyanın en önemli ve büyük doğal kaynaklarına, yeraltı zenginliklerine, iş gücüne, ticaret yollarının, dinlerin ve medeniyetlerin kesişme noktalarına, kutsal topraklara, hepsinden önemlisi de deccaliyetin ezeli düşmanı olan Müslümanların ülkelerine, halklarına ve topraklarına hakim olmak demektir. Buna karşın, doğal akışına bırakıldığında bu bölgeden filizlenecek bir İslam Birliği ise, İngiliz derin devletinin dünya çapındaki emperyalist politikalarının son bulması ve küresel çıkar ağının yerle bir olması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, bu bölgeye hakim olmak, aynı zamanda İngiliz derin devleti ve onun gölgesinde gizlenen deccaliyetin ayakta kalabilmesi için bir ölüm-kalım meselesidir.

idd en 421 Savas V. BÖLÜM: İNGİLİZ DERİN DEVLETİNİN PROPAGANDA GÜCÜ VE KÜRESEL MEDYA
İngiliz derin devleti, Müslüman alemi içinde milliyetçilik, mezhepçilik, aşiretçilik gibi unsurları kışkırtıp körükleyerek, iki yüz yıl önce başlattığı fitne ve kargaşa ortamını sürdürmektedir. Müslüman alemi, artık bu oyuna gelmemeli ve birlik olarak ve barışı destekleyerek bu oyunu bozmalıdır.

Bu nedenle İngiliz derin devleti, yüzyıldan uzun bir süredir bütün dikkatini ve çabasını bu bölgeye yönlendirdi. Tüm propaganda kaynaklarıyla, Sykes-Picot ile başlattığı ancak yarım kalan, Ortadoğu’yu “böl-parçala-yok et” stratejisini sonlandırmaya kilitlendi. Bu strateji, yıllarca derin devlete bağımlı hale getirilmiş Irak, Suriye, Mısır ve Libya gibi ülkeler üzerinde başarılı oldu. Bu ülkelerde iç karışıklıklar bir türlü dinmediği gibi plana uygun olarak parçalanıp bölünmek kaçınılmaz oldu. İslam Birliği’nin meydana gelmesinde öncü ve lider ülke konumundaki ülkeler üzerinde ise gitgide artan dozda kara propaganda faaliyetleri kendini gösterdi. Türkiye ve İran gibi ülkeler bu karalama kampanyasının merkezinde yerini aldı.

İngiliz derin devleti, Türkiye’yi parçalayıp bölmek için kullandığı en önemli silahı olan terör örgütü PKK’nın birinci dereceden destekçisi, savunucusu, reklamcısı, propagandacısı ve aklayıcısı olduğunu açıkça ilan etmiştir. Osmanlı’yı parçalama planlarında devreye sürekli olarak girmiş olan derin devletin medya imparatorluğu, ülkelerin parçalanmasında ve PKK gibi terör örgütlerinin desteklenmesinde de en önemli rolü üstlenmiştir.

idd en 422 SavasSuriye V. BÖLÜM: İNGİLİZ DERİN DEVLETİNİN PROPAGANDA GÜCÜ VE KÜRESEL MEDYA
İngiliz derin devletinin “Ortadoğu’yu böl-parçala-yok et” stratejisinin etkileri, Suriye’nin pek çok bölgesinde olduğu gibi Halep’te de kendini göstermektedir.

Toplum Mühendisliğinin En Önemli Aracı: Medya

Bilindiği gibi, toplum mühendisliğinin en temel aracı küresel iletişim teknolojileridir. Bunların başında ise medya gelir. Medya, her türlü bilgiyi ve düşünceyi geniş kitlelere aktaran görsel ve işitsel bir iletişim aracıdır. Bu anlamda, her türlü basılı yayın (gazete, kitap, dergi, broşür, vb.), TV kanalları, radyo, sinema, internet ve sosyal medya platformları gibi iletişim araçları medyanın kapsamına girer. İşte bu özellikleri nedeniyle medya, her türlü propaganda ve algı operasyonunun vazgeçilmez unsurudur. Dolayısıyla küresel sömürgeci güçlerin ve derin dünya devletlerinin de en etkin silahlarından biridir.

İngiliz derin devleti de bir kısım medyayı böyle bir amaç için kullanmıştır. Öyle ki, kimi zaman kendi halkına bile aldatıcı bilgiler aktarmaktan geri kalmamış ve toplum mühendisliğini kendi halkına karşı dahi uygulamıştır. Kendi ülkesi içinde legal hükümetleri düşürecek kadar ileri gidebilmiştir. Dolayısıyla burada tekrar hatırlatmak gerekir: İngiliz derin devletinin bir kısım medyayı kullanarak uyguladığı toplum mühendisliği, İngiliz Hükümeti’ni veya İngiliz halkını kesinlikle bağlamamaktadır. İngiliz Hükümeti, hükümet yetkilileri ve İngiliz halkı da bu sinsi mühendisliğin çoğu zaman hedefi olmuştur. Bu nedenle, İngiliz Hükümeti ve İngiliz halkı, burada tarif edilen toplum mühendisliği uygulamalarında daima mağdur taraf olmuştur ve derin devletin uygulamalarından münezzehtir.

Toplum mühendisliği, her dönemde, ağırlıklı olarak İngiltere, ABD, Rusya, Çin gibi süper güçleri yönlendiren derin yapılar tarafından hem kendi toplumlarını hem de dünya toplumlarını manipüle etmek amacıyla kullanılan stratejilerden biridir. Bu strateji II. Dünya Savaşı’na giden süreçte ve savaş sırasında, propagandaya oldukça önem veren Hitler Almanya’sı tarafından etkili bir şekilde kullanılmıştır. Benzer şekilde Soğuk Savaş dönemi de toplumsal mühendislik stratejilerinin oldukça yoğun ve etkili bir şekilde kullanıldığı dönemlerden biridir.

idd en 424 Vietnam V. BÖLÜM: İNGİLİZ DERİN DEVLETİNİN PROPAGANDA GÜCÜ VE KÜRESEL MEDYA
Vietnam nüfusunun %17’sinin kaybedildiği Vietnam Savaşı’ndan bir görüntü
idd en 425 HitlerPropaganda V. BÖLÜM: İNGİLİZ DERİN DEVLETİNİN PROPAGANDA GÜCÜ VE KÜRESEL MEDYA
Almanya’daki toplama kamplarında Museviler sürekli olarak katledilirken, halka yönelik propaganda farklı şekilde işliyordu. Hitler’in Almanya’da ani yükselişinin en büyük sebebi, yapılan sahte propaganda idi.

Medya propagandası, II. Dünya Savaşı sırasında Hitler Almanya’sında yoğun olarak kullanıldı. Propaganda posterleri, gerçekte yaşananları asla yansıtmıyordu.

Toplum mühendisliği uygulamasıyla gerçekleri çarpıtma konusundaki en ilginç örneklerden birisi Vietnam Savaşı’dır. 1975 yılında, askeri açıdan sona eren savaşta Vietnam’ın kaybı 3 milyon ölü, 300 bin kayıp ve 4 milyon yaralı şeklinde korkunç rakamlarla ifade edilmekteydi. Ölü sayısı Vietnam’ın toplam nüfusunun %17’sine eşitti. ABD’nin toplam kaybıysa 60 bin kişi civarındaydı.

Bu tabloya karşın, ABD medyası, Vietnam’ı canavar olarak gösterme yönünde çok büyük çaba sarf etti. Bu propagandalar sayesindedir ki ABD, binlerce kilometre uzaktan gelerek yakıp yıktığı ve milyonlarca insanını katlettiği Vietnam’a karşı kendini haklı çıkararak, bir de üstüne bu devlete 18 yıl boykot uyguladı. Savaş döneminde New York Times‘ın dış politika yorumcusu Leslie Gelb “Amerikalıları öldürmüş oldukları için” Vietnam’ı “yasadışı” olarak tanımlıyordu.235

Oysa komünizm ile mücadele, sadece ilmi bir çalışma ve eğitim yoluyla yapılabilecek bir mücadeleydi. ABD; Vietnam ve Uzak Doğu’nun genelinin, yanlış ideolojik eğitim neticesinde komünizmin pençesine düştüklerini ve ancak doğru eğitim verildiğinde bu beladan kurtulabileceklerini göremedi. ABD’nin ve tüm dünyanın, komünizme ve diğer tüm yanlış ideolojilere karşı bu yanlış stratejisi günümüzde hala devam etmektedir. Yanlış ideolojilere karşı hala şiddet ile cevap verilmekte, bu da beraberinde daha büyük zorluk ve daha fazla şiddet getirmektedir. Elbette bunun böyle olması, İngiliz derin devletinin istediği şeydir. Çünkü daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi İngiliz derin devletinin hedefi, karışıklık ve isyanlar çıkararak ve gerektiğinde terör örgütlerini dahi destekleyerek krizler çıkarmak, dünyayı paramparça duruma getirebilmek ve böylelikle tüm dünya üzerinde hegemonyasını kolaylıkla sağlayabilmektir.

idd 427 Vietnam WarOnTeror V. BÖLÜM: İNGİLİZ DERİN DEVLETİNİN PROPAGANDA GÜCÜ VE KÜRESEL MEDYA
WAR ON TERROR
idd 426 Vietnam V. BÖLÜM: İNGİLİZ DERİN DEVLETİNİN PROPAGANDA GÜCÜ VE KÜRESEL MEDYA
Geride 3 milyon ölü, 300 bin kayıp bırakan Vietnam Savaşı da toplum mühendisliği uygulamalarından biridir. Ortadoğu’da da aynı yöntem, “war on terror” başlığı altında uygulanmış ve saldırılar bu şekilde mazur gösterilmeye çalışılmıştır.

11 Eylül sonrası Bush yönetimi tarafından Afganistan ve Irak’ın işgali sürecinde yaşanan geniş çaplı Müslüman kaybı da medyanın toplum mühendisliği neticesinde dünya kamuoyuna bütünüyle farklı yansıtıldı. “Teröre karşı savaş” (war on terror) adı verilen ve milyonlarca masum sivil Müslüman’ın şehit edilmesine sebep olan bu katliamlar dünya kamuoyuna ABD’nin söz konusu ülkelere insan hakları, özgürlük ve demokrasi götürdüğü şeklinde aktarıldı. Medya, bu algının kamuoyunda yerleşebilmesi için başrollerdeydi. Gerçekte, asıl plan, Irak’ın paramparça hale getirilmesi ve İngiliz derin devletinin böylelikle bölgede hegemonya sağlamasıydı. Fakat “Irak’a demokrasi getirme” efsanesi medya yoluyla dünya kamuoyunu derinden etkilemiş ve saldırılar, pek çok kesim tarafından haklı bulunmuştu.

İngiltere’nin Irak Savaşı’ndaki rolünü irdelemek amacıyla oluşturulan “The Iraq Inquiry” isimli grubun Temmuz 2016’da yayınladığı Chilcot Raporu, Irak’ın işgaliyle ilgili bir itiraf raporuydu. Bu raporda dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair, Irak işgalinin sebebi olarak gösterilen Irak’ta nükleer silahların olduğuna dair istihbarat değerlendirmelerinin yanlış olduğunu, buna rağmen Irak işgalinin gerçekleştiğini, müdahale sonrası ortamınsa, düşünüldüğünden daha hasmane, uzun ve kanlı olduğunu belirtmiştir. Aradan bunca yıl geçmişken ve bu kadar can kaybedilmişken gelen bu itiraf elbette pek çok yönden düşündürücüdür. Bunun gerçekten bir vicdan muhasebesi mi yoksa derin devletin başka bir oyunu mu olduğu ilerleyen zamanda ortaya çıkacaktır.

ABD ve benzeri küresel güçler, her zaman olayları geri plandan ve perde arkasından yönlendiren İngiliz derin devletinin kontrolündeki taşeronlar olarak sahneye sürülmüşlerdir. Yüzyıllardır her türlü küresel stratejide olduğu gibi propaganda ve toplum mühendisliği konusunda da üst akıl her zaman İngiliz derin devleti olmuştur.

idd 428 IraqInquiry V. BÖLÜM: İNGİLİZ DERİN DEVLETİNİN PROPAGANDA GÜCÜ VE KÜRESEL MEDYA
Sir John Chilcot’un sunduğu Irak Tahkikat raporu, Irak işgali için gerçekte hiçbir gerekçe olmadığını belirten bir itiraf raporudur.

Dipnotlar:

235. Leslie Gelb “When to Forgive and Forget: Engaging Hanoi and Other Outlaws”, New York Times, 15.04.1993, http://www.nytimes.com/1993/04/15/opinion/foreign-affairs-when-to-forgive-and-forget.html

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.